Arkadaş Zekai Özger // Sakalsız Bir Oğlanın Tragedyası
Arkadaş, 1948 Bursa doğumlu, Selanik göçmeni işçi bir ailenin çocuğudur. Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksekokulu öğrencisidir. Üniversitede şair kimliği ile bilinir daha çok. Ama devrimci mücadelenin de hep içinde olmayı sürdürmüştür. Yaşadığı dönemde Kent 16, Soyut, Forum, Papirüs, Yordam, Dost, Yansıma dergileri ile Ulus gazetesinin kültür-sanat sayfalarında şiir ve yazıları yayımlanmıştır.
Şiirleri üslup itibariyle İkinci Yeni'yi anımsatsa da yazdığı dönemlerde güncel ve toplumsal olaylarla bağını koparmamayı başarmıştır. En imgesel metinlerinde dahi, birlikte yaşamanın, dostça yaşamanın, eşit ve adil yaşamanın özlemini dillendirecek ve mücadeleye çağıracaktır bizleri.
Ne yazıktır ki, henüz 25 yaşında bu çalkantılı hayata veda etmiştir. Kim bilir, belki de yaşasa daha neler yazardı...
... işte bir bir kırıyorlar dalıylan yeryüzünün olgunlaşan meyvelerini çünki biliyorlar vakit dar / oysa dalları kırılmayan ölür mü sonsuz ağaç / hayatı pekiştiren kökümüz var dünyayı emeğe kazandırmak için / hayata ve ölüme sonsuz bir anlam veren kanağacına sözümüz mü var / biz şimdi gidiyoruz gibi ya dostlar bir gün döneriz elbet acısız, adsız
İşte ben de, hayatımda devrimler yaratan şairlerin bana dokunan, beni düşünmeye, hislenmeye, daha fazla okumaya ve yazmaya iten şiirlerini her hafta paylaşmaya karar verdim. Elbette birçoğumuzun favori şairi ve kendine hitap eden şiirleri vardır. Peki seninki kim?
Düşünce ve sevgiyle..
Sevdadır
göğü kucaklayıp getirdim sana
kokla
açılırsın
kokla
açılırsın
solmuşsun
benzin sararmış
yorgun bir işçinin yüzüne benziyor yüzün
öyle bükük bakma bana
benzin sararmış
yorgun bir işçinin yüzüne benziyor yüzün
öyle bükük bakma bana
çam kolonyası getirdim sana
kentli dağlıların haklı sevdasını
bolu ormanlarından çarpan bir koku
sanki köroğlunun ter kokusu
aman kokusu, billah kokusu
canlarım, canım benim
kentli dağlıların haklı sevdasını
bolu ormanlarından çarpan bir koku
sanki köroğlunun ter kokusu
aman kokusu, billah kokusu
canlarım, canım benim
üzme kendini bu kadar
sana umudu öğretmeyenlerin suçu mu var
bak yeryüzü ne kadar geniş
ne kadar dar
sana umudu öğretmeyenlerin suçu mu var
bak yeryüzü ne kadar geniş
ne kadar dar
dur
akıtma gönlüm yaşını
gözünden öpecek bir yer bırak
oy bana en yakın
bana en uzak
sevgili yar
hasretine vur beni
akıtma gönlüm yaşını
gözünden öpecek bir yer bırak
oy bana en yakın
bana en uzak
sevgili yar
hasretine vur beni
giyecek çamaşır getirdim sana
adettir diye değil, sevdim diyedir
bağışla, eski biraz
bedenim uygundur diye bedenine
elimle yıkadım, ütüledim
elma ağacında kuruttum
adettir diye değil, sevdim diyedir
bağışla, eski biraz
bedenim uygundur diye bedenine
elimle yıkadım, ütüledim
elma ağacında kuruttum
günler sarmal bir yay gibi
bunu unutma
bahar annemizin yemenisindeki solgun çiçektir
bunu unutma
seni ben her yerinden öperim
bunu unutma
bunu unutma
bahar annemizin yemenisindeki solgun çiçektir
bunu unutma
seni ben her yerinden öperim
bunu unutma
kadere inansaydım
sana inanırdım
düşürmem sigaramın ucundaki külü ben
sana inanırdım
düşürmem sigaramın ucundaki külü ben
öyle kırık bakma bana
caddeler nasıl da genişliyor
sana bunu söyleyecektim
bileyli bir makas vardı yanımda
sana bunu söyleyecektim
hadi kes büyüyen tırnaklarındaki kiri
sana bunu...
oyy nasıl söyleyebilirim
deliren sevdamızın kısrak huyunu
caddeler nasıl da genişliyor
sana bunu söyleyecektim
bileyli bir makas vardı yanımda
sana bunu söyleyecektim
hadi kes büyüyen tırnaklarındaki kiri
sana bunu...
oyy nasıl söyleyebilirim
deliren sevdamızın kısrak huyunu
elimi tut
tuttururlar, o kadarına izin verirler
kahreden bir ayrılığın çılgınlığı değil bu
bir isyanın kelepçeleşmiş resmidir parmaklarımız
tuttururlar, o kadarına izin verirler
kahreden bir ayrılığın çılgınlığı değil bu
bir isyanın kelepçeleşmiş resmidir parmaklarımız
sen içerde
ben dışarda...
oyyy mahpusluk mahpusluk...
ben dışarda...
oyyy mahpusluk mahpusluk...
Yorumlar
Yorum Gönder