IMMANUEL KANT'A KISA BİR GİRİŞ
Kitap okumayı sevmeyen insanlara kitap okumanın ya da kitaba ihtiyaç duymalarının ne kadar zor bir şey olduğunu tahmin ederek ( aslında etmek istemeyerek ) sözlerime başlıyorum. Günümüz toplum bireyleri her gün gelişen teknoloji sayesinde kitapları, dergileri, gazeteleri bir kenara atıp, telefon ya da tabletlere gömüldü. Artık bir şeye ulaşmak isterken en son çareyi kitap olarak görmeye başladı ve bunun nasıl bir felaket olduğunun da farkında olmadı. Her zaman her şeye en kolay ve en hızlı şekilde ulaşmak için hem internetin kölesi oldu hem de hakikat süzgecinden geçirme işlemlerini zihninin derinliklerine gömerek asıl benliğini unuttu. Madem bu kadar teknolojinin ve kapitalizmin kölesi olduk, o halde kitaplardaki inci değerindeki bilgileri buralara taşıyarak birbirimize hakikatli bilgiler sunarak bunun çerçevesinde dünyaya ayak uyduralım. Ve bizden sonrakilere aydınlanma ışığı tutalım.
****
Immanuel Kant'ın ne kadar anlaşılması güç bir filozof olduğunu bildiğim ve kendisinin felsefesi hakkında yeterli bilgi bulma konusunda interneti yetersiz gördüğüm için her blogumda, Heinz Heimsoeth ve Kant'ı anlaşılır anlatan kitaplardan yararlanarak Kant'ın felsefesinin ayrı ayrı bölümlerine değinmek istediğime karar verdim.
****
Kant, 22 Nisan 1724'de Königsberg'de, bir zanaatçının oğlu olarak dünyaya geldi. Felsefe tarihinde adını ölümsüzleştiren, Avrupa'nın düşünme tarihi üzerinde büyük ve derin etkiler yapan yapıtlarını, ancak, hayatının ellinci yıllarında yazmaya başladı, Çocukluğunda onun yüksek yeteneklerini ilk kez gören, sonraları teoloji profesörü olan Königsbergli bir rahipti. Bu rahip, Kant'ın babasını, oğlunu, kendisinin yönettiği Collegium Fridericionum'a göndermeye razı etti. Bu okul, o zamanın en iyi okullarındandı. Fakat, geleceğin filozof ve bilim adamı Kant'ın yetişmesi için yeterli değildi. Bu okuldaki eğitim Latinceydi ve formal bir temele dayanıyordu. Matematik ve mantığa çok az yer verilmişti; hele coğrafya, tarih ve doğa bilimlerine hiç yer verilmemişti. Halbuki bu bilgi alanları, Kant'ın sonraları çok ilgilendiği alanlar olmuştur.
Bu okulda Kant, Latin şairlerle tanışmıştır. Yapıtlarında bazı şiirlerini aktardığı bu şairler yoluyla, Kant'ın düşünme ve hayat biçimine stoaca bir anlam girmiştir. Kant, bu okuldaki, ardı arası kesilmeyen dua ve tapınmalarla dolu eğitim yıllarını hiç anımsamak istemezdi. Bundan dolayı o, verdiği pedagoji derslerinde, çocukların özgür bir şekilde eğitilmesini ister; öyle ki, çocukların gönülleri sevinç dolsun, bakışları güneş gibi parıldasın der.
Kant, 1740 yılında üniversite öğrenimine başladı. Ünlü ve genç profesörlerin etkisi altında kalarak en çok doğa bilimleriyle uğraştı. Başlangıçta Kant'ın ilgilendiği alanlar, matematik, fizik ve astronomi olmuştur. Kant, hocası Knutzen yoluyla, fizik ve astronomi bilimlerinin Yeniçağ'daki önemli gelişmeleriyle tanıştı. Yine bu hocası ona ilk kez Isaac Newton'un "Doğa Felsefesinin Matematik İlkeleri"ni tanıttı. Newton'un adı ve yapıtı, Kant'ı hayatı boyunca yöneten bir kutup yıldızı olmuştur. Daha üniversite öğreniminin bu döneminde Kant büyük bir sorunun karşısında bulunduğunu fark ediyor. O, ancak kırk yıl sonra bu sorunu ele alıp, "Doğa-bilimlerinin Metafizik Öntemelleri" adı altında yazacağı kitapta ortaya koyup işleyecektir.
Kant, 1747 yılında fakülteye sunduğu bir yazı ile üniversite öğrenimini bitirdi. Bu yazının başlığı şuydu: "Fizik Güçlerin Ölçülmesi". Bu teorik mekaniğin bir problemiydi ve o sıralarda Descartesçılarla Leibniz yandaşlarının (ikisi de fizikçiydiler) arasında bir tartışma konusuydu. Yirmi üç yaşındaki Kant, bu yazısının önsözünde şöyle diyor: << Ben, kendime, üzerinde yürüyeceğim yolu artık çizdim; beni bu yolda yürümekten hiçbir şey alıkoyamaz. >> Halbuki Kant'ın düşünme yeteneği daha bu gibi problemlerin güçlükleriyle başa çıkacak güçte değildi. Bu problemin doğru çözümünü, Fransa'nın büyük doğa bilgini d'Alembert bulmuştu; fakat Kant bunu bilmiyordu.
Kaynakça
Heimsoeth H. (1986), Immanuel
Kant'ın Felsefesi, (Çev. Takiyettin Mengüşoğlu) Remzi
Kitabevi, İstanbul
Yorumlar
Yorum Gönder